2 Kasım 2008 Pazar

Namağlup olmanı değil, iyi futbol oynamanı seviyoruz...

Kayseri Spor 1 - Beşiktaş 0

Serendipity - Üç puan kaybetmiş üç büyükten birinin taraftarı olarak, bugün benden beklenen moral bozukluğu içinde değilim nedense. Her şeyden önce Anadolu takımlarının üç büyükler için kestirilemez deplasmanlar olmasından keyif alıyorum. Kaldı ki Kayseri, bu sene ligin en zor deplasmanlarından biri, geçen yıllarda olduğu gibi. En azından kendi sahalarında gerek ülke büyükleri gerekse Avrupa kupalarında karşılaştıkları takımlara karşı sergiledikleri öz güveni takdir etmek gerekiyor.

Bununla birlikte nasıl oluyor da Kayseri ve benzeri takımlar hiçbir zaman ligin son haftasına kadar şampiyonluğu kovalayamıyorlar, bunu sormak gerek. Geçen yıl Sivas Spor bile son haftalara girerken artık iyiden iyiye şampiyonlukla ilgisi olmadığını ilan etmişti. Bu noktada Anadolu takımlarının son haftalara doğru düşmekte olan takımlara servis yapıp yapmadıklarını da sorgulamak gerek.

Biraz da maçtan söz etmem gerekirse, yüksek bir mücadele seyrettik bugün. Mücadele ile zevkli futbolun ters oranlı olduğunu biraz daha net gördüm. Pozisyonları olan bir karşılaşma olmasına rağmen iki takım için de saç baş yolduracak pozisyon yoktu çok fazla. Hatta Kayseri'nin golü kaçsaydı bile saç baş yoldurmazdı sanıyorum.

Denizli'nin Tello'yu kazanmış olması ne kadar sevindiriciyse, acaba Delgado'yu kaybediyor mu, sorusu da o kadar ciddi. Ertuğrul'un gitmesiyle birlikte Delgado'da ciddi bir düşüş gözleniyor. Holosko, bu yıl zaten hiç istenen performansına ulaşamadı. Bobo, 50. gol lanetiyle boğuşuyor. Peki nasıl olacak bu işler?

AlKaraKartal sayfaları elbette bu soruya yanıt üretmeye memur değil. O işe gönüllü anlı şanlı yorumcularımız var. Ama şunu söylemek mümkün, Beşiktaş mevcut kulüp yapılanmasının çapı kadar bir futbol koydu ortaya. Yani, yüz küsür milyon dolarının bilmem şu kadarı başkanına olan büyük bir kulüp nasıl oynarsa öyle oynadı. Avrupa ve dünya futbolu için küçük, yerel ligi için yeterli bir futbol.

Lafı çok eveleyip gevelememek lazım. Türkiye'nin bir gerçeği var, endüstriyel futbol denen gerçekliği reddetmeyen; ama onun gereklerini yerine getir(e)meyen yönetimler. Benim gönlüm zaten endüstrinin bulaşmadığı bir geçmiş güzel günlerin futbolu; ama biliyoruz ki bu istek, McDonalds'ın olmadığı bir Türkiye hayal etmek kadar bir hayal.

Şampiyonluk şart değil çok oynayan, hep oynayan, iyi oynayan bir takımım olsun istiyorum. Sevinmek için değil, gurur duymak için sevdik. Yönetimiyle, hocasıyla, futbolcusu ve top toplayan çocuklarıyla gurur duymak, en büyük dileğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder