27 Şubat 2009 Cuma

Belediye yatıyor, Topbaş Göreve

Beşiktaş 2 - İ.B.Belediye Spor 1



Geçtiğimiz ayın revaç görmüş ana konusu başbakan Erdoğan'ın "van minıt"ı üzerinden 10 emirin neyi va'zettiği meselesiydi. Hayat alanında yapılmaması gereken 10 kusurlu hareketten birisi de "çalmayacaksın" emriyle yasaklanan hırsızlık gerçeğidir. Futbol tanrıları bu akşam Belediye'cilere hatırı sayılır bir günah cezası kesmiş olmalıydılar. Ama o tanrıların yeşil sahalardaki tecellisi olan hakem triosunun eli nedense koçana hiç uzanmadı, bu akşam. Nihayet makbuzu önce Tello sonra da Zan kesti.
Abdullah Avcı, Türkiye futbol ortamlarında ufaktan saygıyla baktığım, önümüzdeki maça bakıyoruz demeyişiyle sözcük dağarcığına güvendiğim bir hoca. Ama Belediye'nin ilk yarıda 3 net gol pozisyonu bulmasına rağmen oyundan yaklaşık 10 dakika çalmasına göz yummasını - ve belki de oyuncularına bunu öğütlemiş olmasını - yakıştıramadım. Güzel Türkçemizin futbolcasını sergilemesini beklemiştim oysa. Her pozisyonda yere yatıp kalkmayan oyuncular yaklaşık bir 5 dakika çaldıysa oyundan, kaleci Hasagiç tek başına diğer 5 dakikayı indirdi cebe. Onun makbuzunu da mabedin emektar çimleri kesti. Futbol tanrılarının sopası varmış, ha Haso, ne dersin? Beşiktaş tribünleri bir kez daha toplumsal bir yaraya parmak basarak, 10 emir'e karşı gelen futbol hırsızlarını hep bir ağızdan protesto etti: YAT! YAT! YAT!

Buradan Topbaş'ı göreve çağırıyorum. Genel başkanınızın 10 emir konusundaki hassasiyetini tüm kurum ve kuruluşlarınızda hayata geçirmek için bir yönetmelik hazırlayın lütfen. Zabıtanız pazarcı esnafından rüşvet alarak hırsızlık yapıyorsa, futbol takımınız süreden çalarak hırsızlık yapıyorsa otruduğunuz makam haram üzerine kurulu demektir. Bizden söylemesi hırsızlık günahtır.

Maça gelince: Beşiktaş bu futbolla devam ederse 26. haftada da 260. haftada da umut veremez. Trabzon maçının ruhuna yeniden bürünmediği sürece Chatlak'ın kolay gördüğü önümüzdeki 3 maç da bizim için kabusa dönüşebilir. Geçen yazıda Cisse sırıttı demiştim; ama bu maçta orta sahanın özellikle ilk yarıda bu kadar etkisiz olmasını, bilmem ki, onun yokluğuna mı Delgado'nun çıtkırıldımlığına mı bağlamak gerekir. Radyoda Güntekin Onay'ın verdiği istatiskiler Cisse, benim kalbim Ernst diyor. İşte size bilim-duygu çatışmasına bir örnek. Bu ikliyi bir arada oynattığınızda ya Delgado'dan ya da çift santrafordan vaz geçmeniz gerekiyor. Hoca olsam Trabzon maçındaki gibi, Ernst-Cisse ikilisiyle başlayıp gidişata göre Delgado'yu almayı düşünebilirdim. O zaman da Yusuf ne olacak sorusu geliyor akla. Ez cümle atıp tutmak kolay, hocalık zor iş belli ki.

Bir paragraf da Hakan'a... Liverpool maçında 8 yiyince Terim'in listesinde üzeri çizilmişti kalecimizin. Allahtan Sağlam da Denizli de vaz geçmedi ondan. 8-0'lık hezimette faturanın Hakan'a çıkarılmasını haksızlık olarak düşünüyorum. Metalist maçında da hatalı bir gol (ilk gol) yemiş olsa da refakatçi bir defansla dans ettiği sürece böyle goller yemesi kaçınılmazdı. Hakan'ın çok iyi bir kaleci olduğunu düşünüyorum. Bugün yediği golden sonra bizim eski açık'tan kendisine küfredilmesine de üzüldüm doğrusu. Serbest vuruş gelmiş Adriano bomboş vurmuş kafayı. Hakan topu çelmiş ama topun indiği yerde 3-4 Belediyeci var, Beşiktaşlı yok. Bu top gol olmasın da hangisi olsun?

Sonuç olarak kötü oynasa da bir maç kazandı Beşiktaş. Hem de 4. kez karşılaştığı rakibini ilk kez yendi. Bizim için tek gerçek, bu hafta sonunun çok güzel geçeceği. Fener-Sivas maçında 0'lı, 1'li sonuçlar bizi sevindirecek. Trabzon'un Şifo'lu Antalya önünde işi zor. Cimbom UEFA sarhoşu...

Sonuçlar ne olursa olsun ayaklarımızı uzatıp meyve tabaklarımızı parmaklayarak, rakımızı yudumlayarak huşu içinde izleyeceğiz rakipleri. Bir de, rüşvetçi zabıtacıların değil, emekçi çöpcülerin elleriyle dokunacağız sevdiklerimize.

1 yorum:

  1. Eğlenceli guzel bir mac yorumu olmus.Sadece son cümleyi anlamadım. Yazar biraz açıklarsa sevinirim.

    Maçın ikinci yarısını TV'den seyredebildim ki zaten Beşiktaş birinci yarı bir şey yapmamış anladığım kadarıyla. Ancak takım istekliydi.İyi organiza olamıyordu ancak ön alanda basarak her an gol olacak hissini yaşatıyordu. Nitekim önce ofsayt gerekçesiyle sayılmayan güzel kafa golü geldi. Ardından öncekine benzer bir pozisyonla gol. Dört dakika sonra kalemizde gol gördüğümüzde şaşırdım dersem yalan olur. ÇILDIRT BİZİ DELİRT BİZİ KARTALIM... sloganının bu minvalde ÇILDIRT BİZİ ŞAŞIRT BİZİ KARTALIM... olarak değiştirilmesini öneriyorum. Neyse Gökhan Zan'ın kafasına yakışan o tuhaf kafa golü geldi de maç 3 puanla bitti. Hafta sonu kıvransın bakalım fener-gs taraftarı...

    YanıtlaSil