28 Kasım 2010 Pazar

Ali Sami Yen'de Kazandık, Ali Sami Yen'i Kaybettik

Galatasaray 1- Beşiktaş 2
Serendipitiy - Yalandan işte. Adı derbi ya, ana akım medya ilgi göstermezlik edemedi. Halbuki İBB-Fb maçı daha bir derbiydi tabela itibariyle.. Yine de açıkçası Sami Yen'deki son derbi hasebiyle daha fazla duyarlık bekledim basından.
Sanırım 50 yıla yakın bir süredir GS maçlarını ASY'de oynuyordu. 80 kuşağından önemli bir sayıda sempatizan çıkardığı tüm UEFA maçlarını burada oynamıştı. Yani yalandan da olsa tribünlerde bir vefa gösterisi bekledi bünye. Olmadı. Olduysa da ligtivi'ye yansımadı.
ASY'nin Ocak ayından itibaren taşeronlara devredilecek olması bizim "endüstriyel vaziyetler"e karşı kaybettiğimiz bir mevzidir. Kendinden menkul GS tribünlerinin futbol ortamına bir Çarşı gibi müdahale etmesi beklenemez olsa bile, orada hala bir "taraftar" grubu olduğu ön kabulüyle, bir kale daha düştü diyebiliriz.
Aslantepe'de müşteri müşteri izleyecekler artık maçlarını. Eğer Demirören cephesi bizi yanıltmıyorsa seneye İnönü diye bir mabet de olmayacak.
Tarihçe'ye kısaca bakalım mı:

1939'da İtalya'dan davet edilen ve bu konuda uzmanlığı bulunan dünyaca ünlü stadyum mimarı Paolo Vietti Violi, mimar Fazıl Aysu ve mimar Şinasi Şahingiray'la birlikte stadyum için seçilen Dolmabahçe Sarayı'nın eski hasahırlarının bulunduğu yere uygun bir plan hazırladı. Stadın temeli, 19 Mayıs 1939'da Dolmabahçe Sarayı'nın eski has ahırlarının bulunduğu arazide atıldı. Ancak kısa bir süre sonra II. Dünya Savaşı'nın getirdiği sıkıntılar inşaatı engelledi. Bu nedenle 19 Mayıs 1943'te yeniden bir temel atma töreni yapıldı ve hafriyat işine girişildi. Harap durumda olan hasahırlar kolayca ortadan kaldırılıp hafriyat yapılabildi. Ancak arkada bulunan Gazhane tesisleri en büyük problemi teşkil ediyordu. Mimar Vietti Violi'nin çizdiği planın Gazhane'ya bakan kısmına el sürülemedi. Stadın diğer yerleri plana uygun olarak yapıldı. Ancak stadın Dolmabahçe Sarayı'na bakan yüzündeki büyük demir kapısının iki yanındaki duvara gömülecek tunç rölyefler yapılamadığı gibi, yine bu tribünün sahaya bakan yüzündeki iki küçük kulenin üzerine konulması gereken disk ve cirit atan sporcu heykelleri de yapılıp yerlerine konulamadı. Stadın Gazhane'ye bakan kısmı da yüksek bir taş duvarla kaplandı.

Bir tarih üzerinde yapıyoruz her ne yapıyorsak. Bunu Alen'i kurşunlayan Harun'a anlatabilir miyiz? Bunu bu akşam derbi yenilgisi sonrası "yönetim istifa" diye bağıran GS tribünlerine anlatabilir miyiz? Anlatabiliyor olmak gerekirdi aslında...
Benim yaşım papazın çayırına ya da Şerefbey stadına yetmiyor. Ama onların yokluğundaki futbolun nereye gittiğini görebilecek kadar içindeyim tribünlerin.
Rakibimi karşılıklı sözleştiğimiz çayırda yenmek güzel de "efendiler"in bize gösterdiği arenalarda gladyatör desteklemek ters biraz.
Tamam kabul ediyorum, dünya hep arenalar üzerinden götürüyor bu işleri. Ama o zaman bu arenalardan bir Spartaküs beklemek de benim hakkım olmalı.

Gülegüle SamiYen!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder