23 Eylül 2011 Cuma

Kill Quaresma

Bursaspor 1 - 2 Beşiktaş



Serendipity - Bu akşam sonucu beklenmedik Bursaspor maçının ardından eski ama yeni bir tartışmanın içine düştük. Quaresma söz konusu olduğunda benim de duygularım dört bir penceresi açık cereyan yapan bir oturma odası gibi. Her bir pencereden bir rüzgar esiyor ve duygularımı oradan oraya uçuruyor. Ha, bu arada görüşlerine değer verdiğim pek çok futbol okur yazarı kadar “rasyonel” olamıyorum. 

Quaresma, unutulmasın ki, pek çok medyatik ve yanlış transferlere imza atan Demirören yönetiminin transferi değildir. Beşiktaş taraftarı iki yıl boyunca Q7 transferi için yönetimi adeta ablukaya almıştır. Yönetim popülist bir davranışla bu rüşveti vermiştir taraftara. Alves’in Athletico Madrid tarafından 500 Euro’ya alındıktan bir gün sonra Beşiktaş’a bonservisinin yarısı karşılığında 3 milyon Euro’ya satıldığını bugün öğrendim, örneğin. Q7 böyle bir transfer değildir.

Q7 eleştirileri neredeyse aynı noktada birleşiyor: takım için oynamıyor, kendine oynayarak takımı bozuyor! Bu yanlış bir saptama olmasa da örneğin, Fernandez’in Maccabi maçında ceza yayı önünde övgülerle alkışlanan top kaldırmaları, üç kişinin arasından çıkmaları ne kadar takım oyunu dahilindedir, sormak lazım. Burada Fernandez’i kurtaran bu spektaküler hareketlerin başarıyla sonuçlanmış olması mıdır, evet öyledir. Simao’nun vücut vücuda mücadelelerden yılmasının takım oyununu sekteye uğrattığını söylemek abartılı mı olur? Almeida’nın her on pozisyonun sekizinde ofsaytta beklemesini nasıl açıklamalıyız? Ya da müthiş kesici olarak övülen Toraman ya da Egemen’in önlerine düşen topu, beş metre ilerideki orta saha oyuncusuna değil de Allahverdi’ye asılmaları takım oyununu destekleyen hamleler mi?
Q7’nin ciddiyetsiz oynadığına ilişkin eleştiri de ikinci sırada geliyor. “Takımı yenikken kıçıyla top tutmaya çalışan adam” eleştirisine belli bir bağlamda katılmamak mümkün değil. Ama o bağlamın nasıl bir bağlam olduğunu da iyice sorgulamak gerek. Takımınız yenilebilir; ama oyuncularınız futbolun güzel oyun olma niteliğine katkıda bulunacak biçimde “şov” yapabilir. Neyin peşindeyiz, her hafta üç puanı cebe indirmenin mi yoksa oyunu güzel oynamanın mı? Her şeyi kazanç’a indirgeyince kaçınılmaz olarak üç puan eşittir başarı o da eşittir para, denklemini onaylamış oluyoruz. Kusura bakılmasın kimse de yanlış anlamasın, ezbere bir “endüstriyel futbol eleştirisi” geyiğine sardırmak niyetinde değilim.
Q7 yetenekli ama faydasız bir adam olabilir, takımına faydası olmadığı gibi zararı da dokunuyor olabilir; ama allah aşkına söyleyin, futbol dediğimiz şeyin seyirlik bölümü bir çuval keçiboynuzundan çıkan bir kaşık bal değil midir? Beşiktaş’ın son iki sezondaki jeneriklere konu olacak pozisyonlarının futbolculara dağılımı nedir? Yanıt vereyim, bu akşam İsmail’in attırdığı iki güzel golü görmezden gelirsek, iki adet Guti ara pası geri kalan hepsi Quaresma trivelaları, kıçıyla top durdurmaları, bacak araları vs’dir. Ha, tüm bunların takımın artı bakiyesine katkı yapmadığını söylerseniz bunu anlarım; ama o artı bakiyenin sağlanmasında en büyük emeği vermiş adam, İbrahim Üzülmez bu takımdan kovulurken pek çok arkadaşım neredeydi? Metin-Ali-Feyyaz’dan sonra bu takımın gerçek efsanelerinden birisi olmaya Pascal’dan daha fazla adaydı Üzülmez. Önce terlik kavgası ardından da yumruklama sonucu evlere şenlik bir basın toplantısıyla gönderilen Üzülmez’in ardından Kazan’da toplanıp Akaretler’e yürümeyen taraftarın bugünkü Quaresma’ya eleştiride bulunması bana fazlasıyla “sentetik” geliyor. Bu sentetiklik teknik açıdan bakıldığında iş görebilir. Ama futbola “teknik bakış”ın Demirören yönetimiyle herhangi bir farkı olmadığını düşünüyorum.
Bu tekniğin karşısına ruh’u koyarsak Quaresma’nın Pascal’dan daha fazla Asi Ruh olduğunu söyleyebilirim. Gole gidebilecek yolda daha güzelini, büyüleyicisini yapmak dışında oynayamayan bir adamdan söz ediyoruz. Başka türlüsünü beceremiyor adam. Ve emin olun Q7’nin Beşiktaş’la işi bittiğinde onu üçüncü sınıf filmlerde, kötü yarışma programlarında, reklamlarda görmeyeceğiz. Geldiği gibi gidecek, ben onda bu ruhu görüyorum yani asil bir tarafı olduğunu düşünüyorum.

Quaresma’yı öldürmeyin, lütfen!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder