7 Ağustos 2009 Cuma

Olimpiyat benim neyim olur?

İBB 1 - Beşiktaş 1

Serendipity - Haleluya! bugünleri de gördük. Kaşıntılar, nedensiz ter basmaları, el ayak titremeleri şıp diye bitti. Müjdeler olsun, 2009-2010 Ligi başladı. İstanbul'un Belediye takımıyla Beşiktaş'ın halk takımı arasında oynanan maç her türlü ilke mazhar oldu. İlk sarı kartı örneğin18. dakikada Belediye'den Efe gördü. İlk golü ise Beşiktaş'ın tazesi Fink attı.

Maçı yirminci dakikasına kadar Belediye'nin kalesini Nejat İşler koruyor sandım; meğer Oğuzhan'mış.

Maç başladığında önce karşılıklı tartmalar sonra ani ya da hazırlıklı akınlarla yeniden hatırladık futbol oyununu. Maç 0-0 berabere giderken Beşiktaş, Zan'ın yokluğunda, defanstan dan dun top uzaklaştırma yeteneğini (şükür ki) kaybetmiş görünüyordu. Belediye'nin nedense yoğun olarak tercih ettiği sağ kanatta ayağa kısa paslarla top çıkarıyordu Beşiktaş. Erhan, Ernesto, bazen Fink
topu ön bolkta konuşlanan Tello, Yusuf ya da Nobre'yle buluşturuyordu. Yoksa bu yıl çok pas yapan, şişirme toplara bel bağlamayan bir takımımız mı olacak derken İbrahim Akın'ın muhteşem golünden sonra önde basmaya başlayan Belediye, Beşiktaş'a pas yaptırmamaya başladı. Yarım saat boyunca genellikle sağ kanadı düşünen Belediye golü sol kanattan buldu. Öyle sanıyorum ki, genç İsmail'in performansında çekinen Avcı, topçularına diğer kanadın genci Erhan üzerine oynamaya ikna etmişti. Ne varki, ikna edilemezliği bizdeyken de ayan olan Akın geriy düşüşlerinin ikinci dakikası dolarken sol taraftan gerçekten de enfes bir gol gönderdi kalemize. Kalecilik ruhuna (pek çoklarının tersine) sonuna kadar inandığım Arıkan'ın ters köşeye yatmasından da hafif burulmadım değil doğrusu.

Maç başlar başlamaz sürekli Holosko'yla yüklendi ve pozisyon buldu Beşiktaş. Son vuruşlarda meharetli değildi. Nobre sonradan toparlanıp bir kaç pozisyona girdiyse de Holosko'dan daha şanslı değildi. İlk yarıda Erhan Güven'in sağdan çıkışları isabetli görünse de kaleye doğru katetmek konusundaki çekingenliği Beşiktaş'a bir kaç atağı başlamadan kaybettirdi. Öyle umuyorum ki, bu çekingenlik Denizli'nin keskin gözlerinden kaçmamıştır ve gereken mentorluğu yapacaktır.

Hakem Özkalfa'nı dakika başına iki düdük düşen yönetimi, topun oyunda kalma süresini oldukça düşürdü. Artık MHK son kampta hakemlere ne salık verdiyse...

İkinci yarıya iki iddialı değişikle başladı Beşiktaş. Holosko ve Yusuf yerine Nihat ve Bobo'yla çıktı sahaya. Bu değişikliğin getirdiği şaşkınlık 70. dakikaya kadar Beşiktaş'a top göstermedi. Hakan'ın kullandığı tüm kale vuruşları bir duvara çarpmışcasına kalemize döndü. Bu dakikalarda Belediye'nin bir gol kazanamamış olması Beşiktaş'ın şansıydı. Nihat'ın girmesiyle Tello sola, İsmail'in önüne yerleşti. Böylece İsmail'in bindirmelerini göremedik ikinci yarıda.

70'ten sonra Beşiktaş biraz toparlanıp saldırmaya başladı. Heleki 80'de İ. Akın çıkınca belli oldu ki Belediye gol atamayacak. Ama soru şuydu Beşiktaş atabilecek mi? Yaratıcı topçu eksikliği çeken Beşiktaş, çok zaman bulduğu o şanslı anı bulamadı.

En kötü maçımız böyle olsun, hiç gerekmese de 'önümüzdeki maçlara bakıcaz' diyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder