6 Eylül 2008 Cumartesi

BOBO Hakkında

Serendipty - Lige ara verildi ve bu hafta takımı sahada izleyememek beni başka türden bir uğraşa sürükledi. Ara ara bunu yapmaya çalışacağım. Tek tek futbolcular hakkında düşündüklerimi yazmaya çalışacağım. Bu serinin ilk maddesi Bobo.

Yanlış hatırlamıyorsam Deivson Rogerio Da Silva Bobo, Beşiktaş'a 2005-2006 sezonunun devre arasında, Gökhan Güleç ile birlikte kiralık olarak geldi. Geldiğinde kariyerinde Brezilya U-20 karması vardı. Tigana'nın zorlamasıyla 2006-2007 sezonunun başında da bonservisiyle Beşiktaş'lı oldu.

Özellikle geçen sene Bobo'nun ülke dışından çok önemli talipleri olduğu söylendi durdu. Söz gelimi Marsilya ısrarla istemiş Bobo'yu. Bu sezon başında yönetim, Bobo üzerine cin fikirler kurdu ve Pekin'de oynayacak Brezilya karması kadrosuna çağrılmasını bekledi. Hesap belliydi: Uluslar arası arenada boy gösterecek olan Bobo Brezilya karması oyuncusu olarak pazarlanacak ve yüksek paralara kolayca alıcı bulacaktı. Bu fikir çok da yanlış sayılmazdı, Bobo geçen yıl karmaya çağrılmış, 6 Şubat 2007'de oynanan İrlanda Cumhuriyeti maçında ilk on altıda yerini almıştı. Hesap tutmadıysa da cin fikirler umut kesmedi. 2010 Dünya Kupası elemelerinde Brezilya kadrosunda hala şansı vardı Bobo'nun. Ama Dunga bizim Bobo'yu yine görmezden geldi. Bu son görmezden geliş, cin fikirlilerin de umudunu kesmesine neden olmuş olacak ki, hafta içi başkan bir açıklama yaptı: “Sezon başında Bobo'yu satmamakla ne kadar iyi bir iş yaptığımızı göstermiş olduk”.

Başkanın bu ilginç açıklamasını bir kenara bırakalım. Bobo niçin Brezilya karmasına çağrılmıyor artık, sorusunun yanıtını arayalım. Bobo ilk ve son kez (şimdilik) 2008 başında Berizlya karmasına çağrıldı. Bu tarihte Brezilya'nın iki önemli eksiği vardı, dünya yıldızı Kaka ve henüz 18 yaşındaki gol makinesi Pato. Brzilya, forvet hattında Sevillalı Fabiano, Real Madridli Robinho ve Bredalı Da Silva Leonardo Moura'yla çıktı maça. Son dakikalarda Fabiano oyundan alınırken Bobo yerine Betisli Rafael Sobis, Dunga'nın tercihi oldu. Bobo bundan sonra Brezilya karmasına çağrılır mı bilinmez; ama şimdilik niçin kendisine yer bulamadığının bazı ip uçlarını görmek mümkün.

Bu ip uçlarının peşinden giderken Bobo'yu iki kulvarda değerlendirmek gerekiyor, birincisi Süper Lig'deki; diğeri ise Avrupa kupalarındaki performansı. Süper Lig'de oynadığı maçlarda Bobo'nun iki karakterini görebiliyoruz. Birincisi topla dripling halinde mücadeleden kaçmayan, ikili pozisyonlarda rakibini geçen, adam eksilten ve asist yapabilen bir Bobo. İkincisi ise Nobre gibi, Jardel gibi, hatta Tanju gibi 'striker' özellikleri gösterebilen, gelen ortayı tek hamlede hedefe ulaştırabilen bir Bobo. Türkiye spor kamuoyunda kendisinden söz ettirdiği, yorumcuları kendisine hayran bıraktığı özelliği birinci özelliğidir diye düşünüyorum, yani dripling halinde sonuca giden gol atan ya da attıran Bobo. Bir önceki hafta Antalya Spor karşısında kaydettiği 3. gole bakmak yeterli. Bir uzun topu kovalayan omuz omuza mücadelede ayakta kalan ve iki defans oyuncusunu düşürdükten sonra kaleciyi de çalımlayarak golü kaydeden Bobo. Dünya futbol piyasasında bir değeri olacaksa, bu özelliğiyle olacaktır Bobo'nun.

Öte yandan Avrupa kupalarındaki performansına baktığımızda Bobo'nun oyunu kopartan bir futbol yerine daha 'striker' özellikleriyle sahneye çıktığını görüyoruz. Geçen yıl oynanan Liverpool ve Marsilya maçlarını düşünün. Bobo kendisine atılan pasları iyi kontrol ederek yanındaki adamı ekarte etmiş ve düzgün vuruşlarla gollerini kaydetmişti. Bu maçlarda Bobo'yu sağdan soldan oyun deneyen, adam geçerek orta yapan ya da göbekten delip kaleciyle karşı karşıya kalan bir forvet olarak görmedik çok fazla. Yani Süper Lig'de gösterdiği driplingli oyun karakterini Avrupa maçlarında gösteremedi (Siroki Brijeg maçını Avrupa maçı olarak değerlendirmediğimi söylememe gerek var mı?). Kaka, Ronaldinho, Fabiano, Robinho, Moura ve adını sayamadığım pek çok hücum oyuncusuna sahip olan Brezilya'nın 'striker' tipi bir golcüyü gerektiren bir oyun kurgusu olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle Bobo'nun bu takımda bir 'stirker' özelliğiyle yer bulabilmesinin mümkün olmadığını görmek zor değil. Öte yandan Süper Lig'de gösterdiği driplingli forvet karakterinin de maalesef Türkiye futbolunun defansif zaaflarından kaynaklandığını düşünüyorum.

Bu savlarımı çürütecek tek şey, bu yıl UEFA'da sahne alan Beşiktaş maçları olabilir. Grup maçlarına kaldığımızda (ben öyle olacağına inanıyorum) eşleşeceğimiz güçlü rakiplere karşı Bobo eğer ileride basan, topla daha çok buluşma arzusu içinde sağdan soldan göbekten arayan bir forvet görüntüsü verirse bu yazının üzerine inşa edildiği temel düşünce çökmüş olacak.

Takımdaki futbolcuları sempati sıralamasına soktuğumda ikinci sıraya yerleştirdiğim Bobo'nun beni yanıltması ve hem Avrupa maçlarında yüksek performans göstermesi hem de Brezilya karmasının vazgeçilmez forveti olması en büyük dileğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder